17 Temmuz 2014 Perşembe

Çevrilemeyenin Çevirisi

Are American “truths” the same as Greece’saletheia or Russians’ pravda? What about “happiness”?  Can I pursue it in America, if what I want to pursue is le bonheur? What do English and French do with the German word Dasein? It’s a word generally left untranslated in philosophy—meaning roughly existence, an existent being, life, a life form; in French it can mean something like “human reality,” the time of existence. In Italian, it’s something closer to being here. It’s a notoriously hard term to think about, and the “Dictionary” entry on it reads like a philosophical throwing-up-of-the-hands: here, this is how other languages have failed, now you try to translate it.

Devamı için

29 Haziran 2014 Pazar

Çevirmen olarak Google+ sistemini nasıl kullanabilirsiniz?

"Among social networks, Google Plus (or Google+) is a still treated a bit like a stepchild, also among translators. It is still fairly new, and it works completely differently than the other established social networks, such as Facebook, Twitter or even LinkedIn (which is highly popular among translators). Having been a Google Plus user since its opening to the public, let me outline a few tips for beginners and explain how to best use Google Plus for Translators."

Yazının devamı için lütfen buraya tıklayın ve çevirmen olarak Google+ sistemini nasıl kullanabileceğinizi öğrenin.

13 Nisan 2014 Pazar

Çevirmen Anadili Dışındaki Dillere de Çeviri Yapabilir mi?

Çeviri, Çevirmen ve Anadil


Çevirmen olarak özellikle çeviriye ilk adım atıldığında anadile çeviri dışında öğrenilmiş diğer dillere de çeviri yapma eğilimi vardır. Genç çevirmenlerin gerek tecrübe eksikliği gerek çeviri bürolarının çaresizliği sonucu anadilleri dışındaki dillere çeviri yaptığını görürüz.

Peki bir kişi anadili olmayan bir dilde kendisini ne derecede başarılı bir şekilde ifade edebilir?

Anadil ve Yabancı Diller


Yurtdışında özellikle çeviri bürolarına başvuru yapan çevirmenlere sorulan iki soru vardır: Hangi kaynak dillerden çeviri yapıyorsunuz? Anadiliniz nedir?

Bu noktada özellikle yurtdışında profesyonel ve başarılı şirketlerin yalnızca anadilinize çeviri yapmanızı istediğini görüyoruz. Ben şu ana kadar hiçbir düzgün şirketin benden anadilim dışında bir dile çeviri yapmamı istediğini ya da bu konuda herhangi bir soru yönelttiğini görmedim. Ancak ülkemizde durum biraz daha farklı. Birçok genç çevirmen anadili dışındaki dillere de çeviri yapıyor, en azından şirketlerden bu şekilde teklifler alıyor. Bir kere bu işe başlayan çevirmen şirketten ya da müşteriden geribildirim almadığı sürece buna devam ediyor; hatta bu durum öyle ileri gidiyor ki çevirmen kendisini iki dile de tam anlamıyla hakim sanmaya başlıyor. 

Ben tecrübelerim sonunda anadilim dışında hiçbir dile çeviri yapmamaya karar verdim. Yabancı dili ne kadar iyi konuşursanız konuşun, bir noktada diliniz her zaman eksik kalıyor çünkü. Her zaman dilin altında steril bir yan oluyor. Benim en çok rahatsız olduğum da kendi dilini bile düzgün konuşamayan, bu dilde biraz olsun "edebiyat" yapamayan çevirmenlerin çok rahatlıkla yabancı dilde çeviri yapmaya bu kadar hevesli ve kendilerine ne yazık ki bu denli güveniyor olması. Peki onları bu denli özgüvenle dolduranlar kim?

Çeviri Büroları ve Denetim Eksikliği


Bu noktada çevirmenleri suçlamadan önce iğneyi önce çeviri bürolarına batırmak istiyorum. Ne yazık ki Türkiye'de uluslararası standartlarda çeviri yapan büro sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Geçtiği gün belki sektörde de ciddi değişimler olacak; sabırsızlıkla bekliyorum. 

Çeviri büroları kendilerini sanki her dile çeviri yapabiliyor gibi göstermeye bayılır. Websitelerine göz atın, her dilde, her alanda en profesyonel onlardır. Halbuki çeviri büroları İngilizce'ye profesyonel hukuk çevirilerini üniversite öğrencilerine paslayabilmektedir Türkiye'de. Denetim mekanizmaları da öyle zayıftır ki kimse olayın ne denli kötü sonuçlanabileceğini fark etmez. Müşteri aldığı metinle uluslararası bir ihaleye gidip rezil olmadığı sürece de aynı şirketten çeviri almaya devam eder; büro aynı metinleri aynı çevirmene göndermeyi sürdürür. Bu noktada Türkiye'de büyük hatalar yapılmaktadır ve durum bir an önce düzeltilmelidir.

Ancak tabii ki iğneyi oradan alıp biraz da çevirmene batırmak lazım. Ben bu noktada açıkça bir şey söylemek istemiyorum; sadece tüm çevirmen arkadaşlarımı bu konuda düşünmeye davet ediyorum. Biliyorum, hepiniz çok güzel İngilizce konuşuyorsunuz, Almanca'nız da çok iyi, Fransızca filmleri yalayıp yuttunuz. Ama yine de gelin biraz oturalım düşünelim, acaba o yazdığımız yabancı cümleler Çernobil'den çıkmış gibi durmuyor mu? Siz fark etmeseniz de fark edenler var. Nereden mi biliyorum? Çok basit. Bir kere yurtdışına çıkın, Türk kökenli arkadaşlarınızla tanışın ve onlarla biraz konuşun; yazışın. En güzel konuşanların bile yazarken eksikleri ikiye katlanıyor. En çok özen gösterenler bile iki cümlede bir hata yapıyor, akıcılık kayboluyor, garip bir şeyler oluyor. Bunun nedeni de çok açık: İnsan yalnızca anadilinde en iyi ifade edebiliyor kendisini. O yüzden "Bu romanı İngilizce yazdım" diyen yazarların kitabı önce aylarca redaksiyondan geçiyor. Dil nedense insanın egosunu doğrudan etkiliyor. Kabullenmek istemiyor insan yarım kaldığını. 

Ancak başarıyı yakalayabilmek için insan yalnızca bildiğini en doğru şekilde yapmalı. Kendini geliştirmeye çalışmak elbette ki büyük bir erdem. Ancak bunu verdiğiniz hizmet üzerinden ilerletmek bence büyük bir hata. 

Bu konuda farklı görüşler var, herkesin oturup düşünmesi ve doğru bir değerlendirme yapması lazım. İlginizi çekerse değerli çevirmenlerin bu konuda görüşlerini paylaştığı bir bağlantıyı buraya ekliyorum. Küçük araştırmalarla çok daha fazla kaynağa ulaşmak mümkün zaten.

7 Nisan 2014 Pazartesi

Ünlülerin Adını Karıştıran Anneler için Çeviri Seti


"Oh, I love Joe Geronimo. He was so good in Breakdance Fountain."

24 Mart 2014 Pazartesi

Çeviri ve Okuma İlişkisi

"Okumanın çeviriye kattığı faydalar seyahat etmenin kişiye kattıkları ile aynıdır: Vizyonunuzu genişletir. İnsan yaşadığı mahallede de pek ala maceralar yaşayabiliyor; ancak ne zaman ki başka bir ülkeye ayak basıyorsunuz, işte o anda her şey kendiliğinden bir maceraya dönüşüveriyor..."

Söyleşinin Devamını Okumak için: Marc Lowenthal ile Söyleşi (İngilizce)

18 Mart 2014 Salı

Something Vague - Türkçe Serbest Çeviri # 4

There's a dream in my brain
That just won’t go away
It has been stuck there since it came
A few nights ago
I’m standing on a bridge
In the town where I lived
As a kid with my mom and my brothers
And then the bridge disappears
And I’m standing on air
With nothing holding me
And I hang like a star
Fucking glow in the dark
For all those starving eyes to see
Like the ones we’ve wished on

But now I’m confused
Is this death really you?
Do these dreams have any meaning?
No, no, I think it's more like a ghost
That's been following us both
Something vague that we're not seeing
Something more like a feeling

>>>

Bir rüya dönüyor beynimde
Terk edip gitmiyor içimi
Birkaç gece önceydi, geldi
Geldiği gibi de yerleşti sinsice.
Bir köprü üzerindeyim ben
Yaşadığım kentin bir yerlerinde
Küçüğüm; yanımda kardeşlerim, annem
Sonra yıkılıyor o köprü de
Havada asılı kalıyorum birden
Tutmuyor beni hiçbir şey
Bir yıldız gibi yerime çivilenmiş
Parlıyorum avaz avaz zifiri karanlıkta
Görmeye aç kalmış gözler seçsin diye beni
O hep bakıp dilekler tuttuğumuz yıldızlar gibi.

Lakin aklım karıştı bak şimdi
Bu ölüm sen misin sahi?
Ya bu rüyalar, bir şey ifade eder mi ki?
Hayalet olmuş ah bu rüyalar
Sanki ensemizde nefesleri
Pek müphem bir yanları var
Pek ala bir küçük his gibi


Step - Türkçe Serbest Çeviri # 3

Wisdom's a gift,
But you'd trade it for youth.

>>>

Hani akıldır ya sözde en büyük armağan
Bir tutam gençlik uğruna satıveriyor insan.

6 Mart 2014 Perşembe

Çevirmenin Kimliği

"Zaman zaman çevirmenlik tehlikeli bir uğraştır. İki ayrı kültürü bilmek, "öteki"nden yola çıkarak karşılaştırma yapma edincini ve kültürlere karşı duyarlılığı da beraberinde getirir. Günümüz deyimiyle görünür çevirmenlerdir bu çevirmenler. Çeviri geniş kitlelere ulaşan bir etkinliktir, bu bağlamda gelenekleri sorgulayan çeviriler tehlikelidir. Zaman zaman örneğin Batı'da Kutsal Kitapların çevirilerinde olduğu gibi toplumdaki egemen gücü rahatsız eder bu etkinlik. Bu durumda çevirmen bilimsellik, araştırma, gerçeği bulma yolunda geleneğe ihanet eden bir kimse, adeta bir Faust görünümüne bürünür. Demek ki çeviri yoluyla - kendi canından olma pahasına - egemen gücü kaygıya düşürmek de olanaklıdır."

Eruz, S. (2010). Çokkültürlülük ve Çevirmenler, Osmanlı Devleti'nde Çeviri Etkinliği ve Çevirmenler (ss. 166-167). İstanbul: Multilingual